Affiliation:
1. TEKİRDAĞ NAMIK KEMAL ÜNİVERSİTESİ
2. Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi
Abstract
Dünya üzerindeki tüm bitkiler gibi asmalar da yetiştirilirken bir çok biyotik ve abiyotik stres unsurlarıyla karşılaşmaktadır. Asmalarda sekonder metabolizma ürünü olarak ortaya çıkan fenolik bileşikler; aslında abiyotik ve biyotik stres faktörlerine karşı hücresel düzeyde kendini savunma mekanizmasıdır. Diğer yandan sekonder metabolit üretimi artışı da kalite için istenen bir durumdur. Bilindiği üzere üzüm tanesinin fenolik bileşen içeriği oransal olarak sıralandığında bunun yarısından fazlası çekirdekten gelmektedir; üzüm çekirdeği de önemli bir biyoaktif bileşendir. Bu araştırmada yedi farklı abiyotik ve biyotik stres uygulamasına (Kontrol, Botrytis cinerea, darbe, yaprak alma, yaprak yaralama, UV-C, vibrasyon) tabi tutulan Cabernet Sauvignon ve Merlot üzüm çeşidi omcalarından hasat edilen salkımların içindeki çekirdekler incelenmiştir. Çekirdeklerde; tanedeki çekirdek sayısı, çekirdek yaş ve kuru ağırlığı, tane yaş ağırlığı-çekirdek yaş ağırlığı, tane kuru ağırlığı-çekirdek kuru ağırlığı, çekirdek oranı (yaş-kuru), çekirdek su oranı, 1 çekirdek yaş ağırlığı ve 1 çekirdek kuru ağırlığı ölçümleri yapılmıştır. İncelenen kriterlerde, çeşit kaynaklı bazı farklılıkların görüldüğü ancak uygulamalar dikkate alındığında belirgin bir farklılık olmadığı anlaşılmıştır. Buradan hareketle omcalar için bazıları omcaya kalıcı hasar verebilecek olan UV-C, darbe, vibrasyon ve tüm yaprakları alma gibi abiyotik streslerin sonraki yılın (2017) göz uyanması, salkım doğuşu, salkım verimi, çekirdek yapısı gibi özelliklere olumusz bir etkisi olmadığını görmek bakımndan önemli sonuçlar elde edilmiştir. Sekonder metabolit üretimini artırmak amacıyla gerçekleştirilen abiyotik ve biyotik streslerin çekirdek özelliklerini negatif etkilemediği belirlendiğinden, gerektiğinde bu uygulamaların yapılabileceği sonucuna varılmıştır.
Publisher
Ataturk Bahce Kulturleri Merkez Arastirma Enstitusu Mudurlugu