Abstract
6 Şubat Depremleri akabinde afet hazırlığı olarak kentsel dönüşüm tekrar gündeme geldi. İskenderun’da riskli alan kararlarının iptal edilmiş olması devletin vatandaşlarının güvenliği için göstermesi gereken ihtimamın eksikliğine delil olarak sunuldu. Gölcük Depreminden bu yana devlet ve yaşam arasında kurulan yeni biyopolitik ilişki (biyoihtimam), yaşama iliştirilen toplumsal duygular ve hassasiyetlerle beraber şekillenerek, yaşamı kırılganlığı üzerinden tanımlamakta ve devleti bu kırılganlığın tespiti, giderilmesi konusunda sorumluluk ve inisiyatif sahibi haline getirmektedir. Fakat bu hassasiyet ve duygular belli araçlar ile rasyonalize edilmektedir. Bu araçlar risklerin ve ihtimamın eşitsiz dağılımını ve hatta bazı yaşamların kırılganlaştırılması doğallaştırılmaktadır. Risk odaklı kentsel dönüşüm ve bina yenilemelerine odaklanarak, bu makalede, bu rasyonelleştirme ve doğallaştırma mekanizmalarından birinin, sürecin mülkiyet odaklı organize edilmesi olduğunu göstereceğim. Depremlere ve diğer afetlere karşı kent sakinlerinin güvenliğini sağlamak, eşitsizlikleri merkeze alan alternatif mimari ve kentsel ihtimam pratikleri ile mümkün olabilir.
Funder
Avusturya Bilimler Akademisi DOC Programı