Affiliation:
1. BAŞKENT ÜNİVERSİTESİ, TIP FAKÜLTESİ
Abstract
Giriş: Aşılar salgın hastalıklarla başa çıkmada en etkin araçlardır. Toplumda aşılanma oranları ne kadar yüksek olursa, aşılanmamış bireylerin hastalık etkeni ile karşılaşma olasılığı da o derece düşmekte ve toplumda hastalığın görülme sıklığı azalmaktadır. Geçtiğimiz on yıl içerisinde aşı karşıtlığı hareketleri küresel sağlığı tehdit eden on halk sağlığı sorunu arasında sıralanmaktadır. Aşı ile hastalıkların önlenmesi yerine aşılara bağlı olarak ortaya çıkan hastalıklar gibi bilimsel dayanağı olmayan söylemlerin medya aracılığı ile yayıldığı görülmektedir.
Yöntem: Sağlık çalışanlarının pandemide aşı uygulamalarına yönelik kişisel tutumlarının belirlenmesi amacıyla 2022 yılı Kasım ayında tanımlayıcı kesitsel bir araştırma olarak yürütülmüş olan çalışmada katılımcılara ait demografik bilgiler, mesleki deneyim ve görev yeri gibi veriler “Pandemilerde Aşı Tereddüt Ölçeği” skorları ile karşılaştırılarak analiz edilmiştir.
Bulgular: Çalışmaya katılan 182’ si kadın, 397 sağlık çalışanına pandemide aşı uygulamalarına yönelik kişisel tutumları ölçeğin “güven” ve “risk” alt ölçekleri ile sosyodemografik veriler değerlendirilmiştir. Buna göre aşı tereddüdünün kadınlarda, gençlerde ve bekar katılımcılarda daha yüksek olduğu görülmektedir. (sırası ile p değerleri 0,028; 0,015; 0,004; 0,001). Lisansüstü eğitim düzeyine sahip bireylerde aşı tereddütü daha düşüktür (p=0,001). Doktor ve diş hekimi meslek grubuna göre hemşireler ve sağlık teknisyenlerinde tereddütün yüksek olduğu görülmektedir (p <0,001). Mesleki deneyim, tanı konulmuş kronik hastalık öyküsüne sahip olmak ve aile fertleri arasında 65 yaş üzeri veya kronik hastalığı olan bireylerinin bulunması aşı tereddüdünü etkilememektedir (sırası ile p değerleri 0,119; 0,752).
Sonuç: Pandemi döneminde yaşanan sokağa çıkma yasakları, maske kullanım zorunluluğu ve QR kodlar gibi dijital sağlık teknolojiler ile COVID-19 hastası ya da temaslısı olan bireylerin izlenmesi başta olmak üzere dünya genelinde uygulanan tedbirler özgürlüklere müdahale olarak yorumlanmıştır. Gerek hastalık etkeninin ve gerekse aşıların komplo teorilerine konu edilmesi aşı karşıtlığının taraftar toplamasını kolaylaştırmıştır. Almış oldukları eğitim ve klinik tecrübelerine rağmen sağlık çalışanları aşı konusunda toplum geneline benzer nitelikte ikilem yaşamaktadırlar, bu durum pandeminin henüz sonlanmadığı günümüzde hemşire ve sağlık teknikeri meslek gruplarının aşılara karşı tereddütlü tutum göstermelerinin topluma yönelik oynayacakları profesyonel rol açısından devam eden salgında ve gelecekteki muhtemel salgınlarda risk teşkil ettiği aşikardır.
Publisher
Turkish Journal of Family Medicine and Primary Care