Abstract
On dokuzuncu yüzyıl Britanya’sında, kadınların doğal yeri kendilerini ev işlerine ve aile hayatına adayabilecekleri tek yer olan ev olarak görülmekteydi. Ancak bazı siyasi, ekonomik ve sosyal değişimler sayesinde, kadınlar daha önce sadece erkeklere mahsus olan bazı alanlara da ilgi duymaya başladı. Viktorya döneminde yaşayan bazı kadınlar için yazarlık bu alanlardan biriydi. Her ne kadar erkek takma adlarını kullansalar da Mary Ann Evans gibi bazı kadın yazarlar bu dönemde önemli eserler kaleme aldı. Bu eserlerin pek çoğunda ise, kadın yazarlar Viktorya toplumunda kadınlara biçilen rolü sorgulamıştır. Farklı edebi stratejiler kullanarak, Viktorya romanında sıklıkla karşılaşılan geleneksel kadın temsillerine karşı çıkmışlarıdır. Bu bağlamda, bu çalışma George Eliot ve Elizabeth Gaskell gibi iki önemli kadın yazarın en çok bilinen eserlerini inceleyerek, söz konusu yazarların başarısız evlilikleri ve evde kalmışlık durumunu nasıl birer sembolik feminist kavram olarak kullandıklarını göstermeyi amaçlamaktadır. Çalışmanın sonuçları, Eliot ve Gaskell’in istenmeyen evliliklerin yıkıcı sonuçlarını ve evde kalmışlık durumunun getirdiği gerçekdışı mutluluk evreni gibi temaları kullanarak, Viktorya dönemi İngiliz toplumunda hakim olan erkek egemen güce karşı nasıl bir feminist tutum takındıklarını göstermektedir.