Abstract
Birbirine zıt görünümdeki gerçekçi, fantastik, sıradan, olağan dışı, doğal, doğaüstü, normal, anormal gibi özelliklere sahip olan büyülü gerçekçilik bunları kendi potasında eritip uyum içinde okuyucuya sunar. Bu çalışma büyülü gerçekçiliğin ortaya çıkış sebeplerini ve resimde ortaya çıkışından sonra edebiyat eleştirisinde nasıl kullanılmaya başlandığını açıklarken farklı edebiyatların ünlü eserlerinden örnekler göstererek onu diğer türlerden ayıran özelliklerine değinmeyi amaçlamaktadır. Aynı zamanda büyülü gerçekçilik ve onunla aynı anlamda kullanılan Latin Amerika’da ortaya çıkan olağanüstü gerçekçiliği karşılaştırarak ikisi arasındaki farkları ortaya koymaktadır. Edebiyat kavramlarına eleştirmenlerce çizilen sınırları aşan ve hatta bu sınırları birbirine katan bu terimin tanımlanmasında zorluk yaşansa da diğer türlerden farklılığını ortaya koyan belirli özellikleri ihtiva ettiği de görülmektedir. Büyülü gerçekçiliğin tarihi Franz Roh tarafından Avrupa resminde ilk keşfedildiği 1920’lere dayanır ve daha sonra edebiyat çevrelerine yayılır. Edebiyattaki ilk örneklerine Latin Amerika eserlerinde rastlanan büyülü gerçekçilik daha sonra diğer uluslar tarafından da benimsenir. Farklı türleri kaynaştırdığı için melez olarak da kabul edilen bu tür, Latin Amerika edebiyatının yanısıra Avrupa edebiyatında da kullanım farklılıklarına sahip olarak kendini göstermektedir. Bu türü barındıran çalışmalarda sıra dışı ve doğaüstü olan olaylar biyografi ve tarih gibi kurgusal kabul edilmeyen yazı tekniklerine başvurularak sıradanmış gibi anlatılmakta ve hikâyeyi daha gerçekçi kılmak için içinde bulunduğumuz dünyaya benzer bir dünyada sunulmaktadır.
Publisher
Korkut Ata Turkiyat Arastirmalari Dergisi