Affiliation:
1. İZMİR DEMOKRASİ ÜNİVERSİTESİ
Abstract
Uluslararası ilişkiler disiplininde hegemonya, güçlü bir devlet ya da devletler grubunun uluslararası sistem üzerinde kurduğu iktisadi, siyasi ve ideolojik üstünlük veya etik-politik liderlik olarak tanımlanabilir. Bu itibarla özellikle II. Dünya Savaşı’ndan sonraki süreçte dünya liderliğine soyunan ABD, SSCB’nin dağılmasından sonra hegemonik güç olarak kabul edilmiştir. Ne var ki 2000’lerden sonra ABD’nin hegemonik gücünü yitirmekte olduğunu, onun yerini ise yeni binyılda Çin’in alacağını ileri süren çalışmalar da disiplin içinde artmaktadır. İşte bu makale, bu tartışmalardan beslenerek Çin’in Latin Amerika ve Karayipler bölgesinde edindiği iktisadi, siyasi, askeri ve ideolojik nüfuzun boyutlarını irdelerken, bulgularını neo-Gramsciyan hegemonya analizi çerçevesinde tartışmaktadır. Bu suretle çalışma, Çin’in Latin Amerika ve Karayipler bölgesindeki gücünün, Amerikan hegemonyasına bölgesel bir tehdit ya da rakip olup olmadığını sorgulamakta, dolayısıyla çok-kutuplu bir siyasal görünüm kazanmaya başlayan uluslararası politikadaki potansiyelleri öngörmeye çalışmaktadır.
Reference29 articles.
1. Akçadağ, E. (??).Yükselen güç Çin'in kamu diplomasisi. Erişim Adresi: http://www.kamudiplomasisi.org/pdf/cinkamudiPiccone, T. (2020). China and Latin America : a pragmatic embrace. Global China. Erişim Adresi:https://www.brookings.edu/wpcontent/uploads/2020/07/FP_20200p.pdf
2. Bernal-Meza R. (2016). China and Latin America relations: the win-win rhetoric. JCIR Special Issue, 27-43.
3. Blanchard J.M.F. (2016). Political aspects of chineese investment in Latin America. Revista tempo do mundo rtm, 2 (2), 35-49.
4. Cox, R. (1981). Social forces, states and world orders: beyond international relations theory, Millennium: Journal of International Studies, 10 (2), 126-155.
5. Cox, R. (1983). Gramsci, hegemony and international relations: an essay in method.Millenium: JournaI of International Studies, 12 (2),162-175.