Abstract
Osmanlı Devleti’nde yenileşme süreci çeşitli alanlarda değişim ve dönüşüme sahne olmuş ve bu alanlardan birisini de sosyoekonomik hayat oluşturmuştur. Osmanlı sosyoekonomik hayatında yaşanan değişim ve dönüşüm süreciyle birlikte modern fiziki mekânlara ihtiyaç artmış ve bu durum, devletin alt ve üst yapı yatırımlarına daha fazla önem vermesini sağlamıştır. Tanzimat ve sonrasında ülkenin imar ve inşası bu gelişmelerle önem kazanmış olsa da ihtiyaca cevap verebilecek düzeyde iş gücü temininde zorluklar yaşanmıştır. Bunun sonucunda ihtiyaç duyuldukça geçmişten beri başvurulan alternatif iş gücü kaynakları önemli hâle gelmiş ve mahkûmlar da bu kaynaklar içerisinde yer almıştır. Osmanlı Devleti’nde mahkûm emeğine ilk olarak, XVI. yüzyılın ortalarında donanmada kürekçi adı altında başvurulmuş, ancak zamanla gemi teknolojisinin değişimi mahkûm emeği ihtiyacını azalttığı için mahkûmların iş gücü piyasasındaki rolü giderek düşmüştür. Osmanlı iş gücü piyasasında mahkûmların tekrar önem kazanması Tanzimat Dönemi’yle gerçekleşmiş ve bunun arka planında da özellikle hukuki ve iktisadi faktörler belirleyici olmuştur. Bu kapsamda dönem içerisinde yeni ceza kanunlarında kürek ve pranga cezasının ayrıntılı şekilde yer bulması, kürek ve pranga cezasına hükmedilenlerin sayısını arttırmıştır. Diğer taraftan bu dönemde devletin içinde bulunduğu olumsuz mali koşullar ve acil iş gücü ihtiyacı ise kürek ve pranga mahkûmlarının niteliksiz iş gücü ihtiyacının en fazla hissedildiği alanlardan birisi olan imar ve inşa faaliyetlerinde istihdam edilmesini olanaklı hâle getirmiştir. İhtiyaç hasıl oldukça başvurulan bu uygulama, daha sonra II. Meşrutiyet Dönemi’nde “serseri” olarak ifade edilen mahkûmları da içine alacak şekilde genişlemiştir. Nihayetinde bu tür gelişmeler ise imar ve inşa faaliyetlerinde mahkûm emeğinin daha da yaygınlaşmasını sağlamıştır.