Evaluation of Urine Culture Results in Post-Transplant Patients

Abstract

Bu çalışmada böbrek nakli olan ve hastanemiz organ nakli polikliniğinde takip edilen hastalardan istenen idrar kültür sonuçları değerlendirilmiştir. Böylece hastanemizde böbrek nakli olan hastalarda üriner sistem enfeksiyonlarının (ÜSE) laboratuvar bulgularını, sıklığını, etken mikroorganizmaları ve duyarlı oldukları antibiyotikleri belirleyerek, graft kaybına neden olabilen bu enfeksiyonların teşhis ve tedavilerinde yol gösterici olmak amaçlanmıştır. Ağustos 2021- Haziran 2022 tarihleri arasında böbrek nakli sonrası organ nakli polikliniğine başvuran idrar kültürü istenen hastalar çalışmaya alınmıştır. Çalışmada, 54 (%94,7)’ü canlı donörden, üçü (%5,3) kadavradan böbrek nakli olmuş 57 hastanın farklı tarihlerde yapılan idrar kültür sonuçları incelenmiştir. Bu hastaların 42 (%73,7)’sinin erkek, 15 (%26,3)’inin kadın olduğu belirlenmiştir. Hastaların yaş ortalamaları 41,19 ± 14,133 (min: 17, max: 75) olarak saptanmıştır. Farklı tarihlerde idrar kültürü istemi yapılan 17 hastadan üremesi olan yedi (%41.2) hastada en sık E.coli (%58,33) izole edilmiştir. Bir hastada (%14,3) farklı tarihlerde alınan idrar kültürlerinde, aynı mikroorganizma ile birden fazla enfeksiyon atağı tespit edilmiştir. Hastaların kültür pozitiflikleri cinsiyetlere göre değerlendirildiğinde istatistiksel olarak anlamsız olmakla beraber, kadınlarda %55,6 (n=5), erkeklerden %25 (n=2) daha fazla olduğu görülmüştür (p=0.335). Çalışmamızda kültür sonucuna göre idrar yolu enfeksiyonu tanısı alma süresi %57,1 (4/7) vakada transplantasyon sonrası ilk bir ay olarak tespit edilmiştir. Antibiyotik duyarlılıkları incelendiğinde ise beş hastada üreyen tüm E.coli izolatlarının (%100) genişlemiş spektrumlu beta laktamaz (GSBL) pozitif olduğu ve iki hastaya ait izolatların da aynı zamanda karbapenemaz ürettiği saptanmıştır. Çalışmamız hasta sayımız düşük olmasına rağmen, hastanemizde böbrek nakli yapılan hastaların, nakil sonrası dönemde istenen idrar kültürü sonuçlarının değerlendirilmesi amacıyla yapılan ilk çalışma olması bakımından önem taşımaktadır. Hastanemizde çoklu ilaca dirençli suşlarla meydana gelen enfeksiyonlarda artış göze alınacak olursa, nakil sonrası profilaksinin de bu veriler ışığında gözden geçirilmesi gerekmektedir.