Affiliation:
1. ERZİNCAN BİNALİ YILDIRIM ÜNİVERSİTESİ
Abstract
Ayahuasca geleneksel olarak Amazon havzasındaki yerli topluluklar tarafından manevi, tıbbi ve şamanik amaçlarla yüzyıllardır kullanılan psikoaktif bir içecektir. Ayahuasca kelimesi tipik olarak hem bitkinin kendisine (Banisteriopsis caapi) hem de diğer bitkilerle birleştirildiğinde elde edilen ve genellikle psikedelik bileşik DMT (dimetiltriptamin) içeren içeceği ifade etmektedir. Ayahuascadaki ana bileşen harmin ve diğer MAO inhibitörlerini içeren Banisteriopsis caapi asmasıdır. Bu inhibitörler DMT’nin ağızdan alındığında emilmesini ve aktif olmasını sağlamaktadır. DMT çeşitli bitkilerde ve hatta insan vücudunda küçük miktarlarda bulunan güçlü bir halüsinojenik bileşiktir. DMT, ayahuasca asmasından elde edilen MAO inhibitörleri ile birleştiğinde aktif hale gelmekte ve genellikle derin iç gözlemsel, manevi/ruhsal ve bazen zorlayıcı olarak tanımlanan yoğun vizyoner deneyimler üretmektedir. Bu yönüyle yerli halklar ayahuascanın ruhlar dünyasıyla ve atalarının ruhlarıyla iletişim kurmalarına, manevi iç görü kazanmalarına olanak tanıyan güçlü bir araç olduğuna inanmaktadır. Genellikle manevi alemden rehberlik, bilgelik, kehanet ve şifa amaçlı kullanılmaktadır. Bunun yanı sıra ayahuasca ritüelleri insanları bir araya getiren toplumsal etkinliklerdir. Deneyimlerini paylaştıkça, birbirlerini destekledikçe ve şamanların bilgeliğinden faydalandıkça katılımcıların topluluk içindeki bağları güçlenmektedir. Törenler ayrıca kültürel geleneklerin ve öğretilerin genç nesillere aktarılmasına da yardımcı olmaktadır. Dolayısıyla ayahuasca yerli kimliğinin korunmasına hizmet eden bir vasıta olarak nitelendirilmektedir. Tüm bu yönleriyle ayahuasca Amazon Havzası’ndaki yerli toplumların dokusuna girift bir şekilde dokunmuş kültürel miras simgesi olarak görülmektedir. 19. yüzyıla gelindiğinde başta Amazon kauçuk patlaması olmak üzere birtakım olaylar ayahuasca kullanımının yerel/kültürel sınırları dışına çıkmasına neden olmuştur. Kauçuk işçilerinin evlerine dönüşlerinden bir müddet sonra da bölgedeki kentlerde senkretik ayahuasca inançları ortaya çıkmaya başlamıştır. 20. yüzyıla geldiğimizde ise Yerli gelenekleriyle Batılı uygulamalar arasındaki kültürel alışverişi kolaylaştıran küreselleşmenin etkisiyle senkretik ayahuasca inançları Amerika, Avrupa ve hatta Asya’nın birçok ülkesinde tezahür etmeye başlamıştır. Senkretik ayahuasca kiliselerinin yanı sıra vizyonlar aracılığıyla derin deneyimler ve iç görüler uyandırma konusundaki rolü nedeniyle maneviyat ve bilinç keşfinin alternatif biçimlerini arayan insanlar tarafından da ayahuasca kullanımına günümüzde oldukça rağbet gösterilmektedir. Bu noktada önemli bir husus gittikçe artan popülaritesiyle birlikte ayahuasca kullanımının uluslararasılaşması onu uyuşturucu yasaları ile karşı karşıya getiren bir dizi problem de ortaya çıkarmıştır. Nitekim ayahuasca günümüz modern yasal çerçeveleri bağlamında içerdiği halüsinojenik bileşik DMT’nin (dimetiltriptamin) varlığından dolayı narkotik maddeler başlığında da değerlendirilmektedir. Bu ikili durum ayahuascanın ağırlıklı olarak kültürel bir miras olarak mı yoksa narkotik bir uyuşturucu olarak mı sınıflandırılması gerektiğine dair sorgu ve tartışmaları da beraberinde getirmiştir. Tartışmanın bir tarafında yer alan devletlere göre uluslararası sözleşmeler gereği bu bitki narkotik kapsamında değerlendirilerek kullanımı dünya çapında yasaklanmalı veya kısıtlanmalıdır. Öte yandan antropologlara göre ise ayahuasca uyuşturucu bir madde olarak değil kültürel bir miras nazarıyla değerlendirilmeli ve buna dayalı bir muameleye tabi tutulmalıdır. Bu noktada uyuşturucu kontrolünün savunucuları yasa dışı narkotikleri engellemeyi amaçlayan uluslararası anlaşmalara bağlı kalma zorunluluğunun altını çizerken; kültürel mirasın savunucuları yerel hak ve gelenekleri korumanın gerekliliğini vurgulamaktadır. Bu çalışma ile amacımız kültürel miras ve narkotik sınıflandırma arasında karmaşık bir kavşakta bulunan ayahuasca hakkındaki tartışmaları uluslararası ilaç sözleşmeleri ile bunlara karşı çeşitli eleştiriler yönelten antropologların görüşleri çerçevesinde ele alıp incelemektir. Bu çerçevede araştırmamızda öncelikle ayahuascanın yerel/kültürel sınırları dışına çıkış süreci ile ilgili kısaca bilgi verilecektir. Ardından uluslararası uyuşturucu madde kullanımı yasaları ile ayahuasca üzerinde uzmanlaşmış antropologların fikirleri çerçevesinde bu bitkinin kullanımı etrafında şekillenen tartışmalar ele alınarak değerlendirilecektir. Ayahuasca kullanımının ülkemiz dahil olmak üzere dünya çapında gittikçe artan popüleritesine karşın konu hakkındaki tartışmalarla ilgili yeterli sayıda ve derinlikte çalışma bulunmaması bizi bu araştırmaya yönlendiren en önemli etkendir. Dolayısıyla bu çalışma ile alanımızın literatürüne önemli bir katkıda bulunmayı ummaktayız.
Publisher
Afyon Kocatepe University
Reference38 articles.
1. Aksel, Hesna Serra. Yeni Çağ: Dini Ezoterik Geleneğin Popüler Kültüre Dönüşümü. Ankara: Eski Yeni Yayınları, 2022.
2. Beyer, Stephen V. Singing to the Plants: A Guide to Mestizo Shamanism in the Upper Amazon. Albuquerque: University of New Mexico, 2009.
3. Bouso, Jose Carlos- Riba, Jordi. “Ayahuasca and the Treatment of Drug Addiction”. The Therapeutic Use of Ayahuasca. ed. Beatriz C. Labate vd. 95-109. Berlin: Springer, 2014. https://doi.org/10.1007/978-3-642-40426-9_6
4. Bouso, Jose Carlos. “Adverse effects of ayahuasca: Results from the Global Ayahuasca Survey”. Plos Glob Public Health 2/11 (2022), 1-25. https://doi.org/10.1371/journal.pgph.0000438
5. Callaway, J. C. “Phytochemistry and Neuropharmacology of Ayahuasca”. Sacred Vine of Spirits: Ayahuasca. ed. Ralph Metzner. 94-116. Vermont: Park Street Press, 2006.