Abstract
Gerçekler kadar idealler de siyaset felsefesinin ilgi alanındadır. Reelpolitik teoriler, siyasi gerçekliği olgunun rasyonel ve empirik değerlendirmesiyle anlaşılır kılmaya çalışırken idealist teoriler, siyasi kararların sadece sonuçlarına ve kazanımlarına değil sürecin tümüne ahlaki bir değerlendirmeyle yaklaşır. Yaygın tutum, bu iki tavırdan birini diğerine dışlayıcı biçimde tercih etmektir. Başka bir deyimle, reelpolitik teoriler ahlaki değerlendirmeden, idealist teoriler ise empirik bakış açısının özellikle pozitivist sonuçlarından uzakta kalmayı tercih eder. Teorilerdeki dışlayıcılığa alternatif olması bakımından bu iki kutbun arasında gidip gelebilecek, siyaset alanının akışkanlığı ve değişkenliğini göz önünde bulunduracak, bireyin karakterini, farkındalık ve eğilimini entelektüel erdemlerle destekleyecek bir politik ethos tartışmasını yürütmek makul bir arayıştır. Bu arayışın bir sonucu olarak bu çalışma, öncelikle ethosun klasik olarak bağlantılı olduğu retorik ve ahlaktan, daha sonra siyaset ile epistemolojiyi biraraya getiren politik epistemolojiden beslenmektedir. Politik epistemoloji perspektifi, retorik ve ethos literatüründe çok sık rastlamadığımız metisi tartışmaya açarken “politik ethos” değişen yönüyle siyaseti, değişmeyen yönüyle karakter ve alışkanlıkları bir araya getirmeyi amaçlamaktadır.
Reference49 articles.
1. Anderson, A. (2006). The way we argue now: a study in the cultures of theory. Princeton, NJ: Princeton University Press.
2. Arendt, H. (1996). Totalitarizmin kaynakları. (B.S. Şener, Çev). İstanbul: İletişim Yayınları.
3. Aristoteles (1997), Nikomakhos’a etik. (S. Babür, Çev.). Ankara: Ayraç Yayınları.
4. Arndt, D. (2019). Arendt on the political. Cambridge: Cambridge University Press.
5. Ataç, C. A. (2019). Truth, truth-telling and gender in politics: the "Hillary" experience. European Journal of American Studies, 14 (2), 1-23.