Affiliation:
1. Eskişehir Osman Gazi Üniversitesi
Abstract
Dini takıntı, toplumun önemli bir kesimini etkileyen ve OKB’nin en yaygın görülen beş alt türünden biridir. Bu yüzden bu bozukluk üzerinde tam olarak etkili olabilen ve tekrar nüksetmelerini engelleyen başarılı bir tedavi yöntemi bulunmadığı için yaklaşık 20-30 senedir önemli gelişmeler kat eden ve diğer terapi yöntemleri ile bütüncül bir yaklaşım oluşturan şema terapinin teorik olarak mümkünâtı tartışmalara konu olmaktadır. Şema terapinin geliştirdiği erken çocukluk dönemlerinde giderilmeyen ihtiyaçlar nedeniyle kendisine ve dünyaya karşı oluşan şemalara bakıldığı zaman, dini takıntının da pek çok tarafını açıkladığı görülmektedir. Dini takıntı üzerinde şema terapinin etkililiği hakkında herhangi bir çalışma olmasa da OKB üzerinde uygulanan şema terapi çalışmalarından yardım alınarak bu rahatsızlıkta etkili olan şemaların neler olduğu, nasıl açıklanabileceği daha iyi resmedilerek, tedavisi yönünde güçlü çıktılar elde edilebileceği düşünülmektedir. Bu yüzden yapılan literatür taramasından yola çıkılarak dini takıntıda etkili olabilecek şemalar olarak şunlar belirlenmiştir; terk edilme, güvensizlik, duygusal yoksunluk, sosyal izolasyon, kusurluluk, yetersizlik, dayanıksızlık, yapışıklık, bağımlılık, boyun eğicilik, kendini feda edicilik, onay arayıcılık, karamsarlık, duygusal baskılama, yüksek standartlar, cezalandırıcılık. Bu şemaların tespitine yönelik ölçek ve tedavinin etkililiği konusunda yapılacak çalışmaların bunu kanıtlayacağı düşünülmektedir. Bunlara ek olarak ise şema terapinin modlarını, dini takıntıda ve manevi danışmanlıkta kullanılabilecek biçimde değiştirmenin tedavi çıktılarını daha kolaylaştıracağı hedeflenmektedir. Bunlar; işlevsel olmayan ebeveyn modları, cezalandırıcı ve talepkâr Tanrı modları; sağlıksız çocuk modları, incinmiş ve kızgın/dürtüsel kul modları; sağlıklı modlar, sağlıklı dindarlık (ebeveyn) ve sağlıklı kul (çocuk) modu şeklinde uyarlanmıştır. Bu uyarlamanın nedeni manevi danışmanlığın konularına uygun bir biçimde kişilerin durumlarına isim vererek daha iyi görmelerine ve bunlarla daha iyi başa çıkma metotlarının geliştirilmesidir. Her ne kadar hali hazırda manevi danışmanlar bu tedavi yöntemini kullanma konusunda yeterli olmasalar da dini takıntılı kimseler inançlarına bir zarar gelebileceği endişesi ile dini konularda uzman olmayan kişilere gitme konusunda kaygılar yaşayarak modern terapi yöntemlerinden yardım aramadığı gerekçesiyle manevi danışmanlara bu konuda gerekli eğitimlerin verilmesi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.