Abstract
Neonatal pnömoni, başta bakteriler olmak üzere çeşitli mikroorganizmaların neden olduğu, yüksek mortalite ve morbidite potansiyeli olan ciddi bir solunum yolu enfeksiyon hastalığıdır. Neonatal pnömoni, özellikle gelişmekte olan ülkeler için önemli bir sağlık sorunu olmaya devam etmekte olup, Dünyada her yıl 1 yaşından küçük 152.000-490.000 bebeğin pnömoniden öldüğü bildirilmektedir. %1-35 arasında insidansa sahip olan neonatal pnömoni, term bebekler için %1, preterm bebekler için ise %10 sıklığında görülmektedir. İnsidans; gebelik yaşı, entübasyon durumu, yenidoğan bakım düzeyi ve standardı, ırk ve sosyoekonomik duruma göre değişiklik göstermektedir. Pnömoniye bağlı ölüm oranı genellikle gebelik yaşı ve doğum ağırlığı ile ters orantılıdır. Neonatal pnömoniler başlangıç zamanına göre “Konjenital ve Erken Başlangıçlı Pnömoni” ile “Geç Başlangıçlı Pnömoni” olarak sınıflandırılmakta olup, maternal, perinatal ve mekanik ventilasyon gibi pek çok risk faktörü bulunmaktadır. Neonatal pnömonide klinik belirtiler spesifik olmayıp, semptomlar arasında çeşitli derecelerde solunum sıkıntısı, şüpheli görünen trakeal aspiratlar, öksürük, apne, unstabil vücut sıcaklığı, yetersiz beslenme, abdominal distansiyon ve letarji yer almaktadır. Bu doğrultuda pediatri hemşireleri, pnömoni tanısı bulunan yenidoğanların hemşirelik bakımında çoğunlukla destekleyici bakım uygulamakla birlikte, bebeğin solunum durumu ve oksijenasyonunu, sıvı durumunu ve sepsis riskini rutin olarak izlemesi ve değerlendirmesi gerekmektedir.
Publisher
Istanbul Gelisim University