Abstract
18. yüzyılda Avrupa’da başlayarak 19. yüzyılda ivme kazanan ve 20. yüzyılın sonlarına kadar Türki-ye’de de hâkim olan romantik köycü söylem, ilk dönem derleme çalışmalarının köy veya kırsal mekân odaklı olması ile neticelenmiştir. Kültürel ögelerin en âri hâlinin köylerde bulunduğu düşüncesi ile folkloru köyün sınırlarına hapseden ve folklorun alanlarını belirli kalıplar çerçevesine sığdıran bu anlayış, yaşanan kentleşme süreçleri ile birlikte değişmeye başlamıştır. Sanayileşmeyle beraber hızlı ve radikal değişimlere sahne olan Türkiye’de insan hareketliliği, göçler, büyükşehir sayılarının artırılması ve köylerin mahallelere dönüştürülmesi gibi birtakım kültürel, ekonomik, siyasî ve fizikî/coğrafî etkenler sonucunda kent ile kırsal alanlar arasındaki sınırların giderek belirsizleşmesi durumu, kültürün en saf ve bozulmamış hâlinin köylerde (çeperlerde) aranması gerektiği algısını da yavaş yavaş yıkmaya başlamıştır. Söz konusu algı değişimi, ilk olarak halk bilimcileri derleme alanlarının ve kaynak kişilerinin (sözlü kaynaklarının) yok olduğu düşünce-sine sevk etse de sonrasında “kent folkloru” terimi üretilmiş ve folklor, kent, kentsel alanlar ve kent insanı ile de ilgilenmeye başlamıştır. Aynı zamanda günümüzde kentsel nüfusun %92’lerde seyretmesi ve ilerle-yen dönemlerde bu oranın %95’lere ulaşmasının bekleniyor olması, kültürel ögelerin sadece kırsal alanlar-da yaratılıp üretilemeyeceğini akla getirmektedir. Kültürel unsurları yaratan ve aktaran bireyler, yaşadıkları mekânlara göre üretimlerini devam ettirmekte, bu mekânların kırsal veya kentsel olma durumları, söz konusu unsurların birtakım değişimler yaşamasına yol açmaktadır. Nüfusun büyük çoğunluğunun kentsel alanlarda ikâmet ettiği bir dönemde kendisini yaratan ve aktaran bireylerden bağımsız düşünülemeyecek olan kültürel unsurların bir kısmı, bağlamsal özellikler içerisinde değerlendirilmesi gereken kent mekânları-na bağlı olarak artık uygulanmamakta bir kısmı ise yeniden kurularak veya değişime uğrayarak sürdürül-mektedir. Her ne şekilde olursa olsun bizleri kentin tüm parametrelerini bir arada düşünmeye sevk eden kent folkloru, kentin tüm heterojen yapısını da bünyesinde barındırmaktadır. Kent folkloru içerisinde değer-lendirilmesi gereken geleneksel uygulamalardan bir tanesi de genellikle kadınlar tarafından düzenlenen günlerdir. Kısaca; kent ortamının yaratımı olan; genellikle kadınlar tarafından düzenlenmekle birlikte kimi örneklerde erkeklerin de katılımcı olarak görülebildiği; pek çok işleve sahip; yeme içme, giyim kuşam, zaman-mekân, tasarruf aracı, eğlence (dans ve müzik), sözlü kültür ürünleri, iletişim gibi müstakil yapılar üzerine kurulan toplantılar şeklinde tanımlamanın mümkün olduğu günler (ilk şekli ve isimlendirilmesi ile kabul günleri), Osmanlı İmparatorluğu’nun son yıllarından Cumhuriyet’in ilk yıllarına kadar İstanbul başta olmak üzere sadece büyük kentlerde uygulanmıştır. Tarihsel süreç içerisinde kentlerden kasabalara (ilçele-re) ve sonrasında da köylere yayılan günler, kent ortamında folklorun önemli temsil alanlarından biri olmak-la beraber aynı zamanda bizzat geleneksel bir uygulama örneği teşkil etmektedir. Bu örnek, uygulamanın kendisinin kent ortamında yaratılan ve aktarılan geleneksel bir toplantı olmasının dışında, ihtiva ettiği ve yukarıda bahsedilen müstakil yapılarının yaratım ve aktarımı ile de kentsel ortamlarda folklorun nasıl temsil edildiğini gözler önüne sermektedir. Buradan hareketle, çalışmada kent ile gün ilişkisi ele alınarak kent ortamında gün olgusu üzerinden folklorun nasıl temsil edildiği ve sergilendiği örneklendirilecektir. Bahsedi-len örneklendirmeden önce kentleşme ve kentlerin de folklorun araştırma alanına dâhil edilmesi süreçleri hakkında bilgi verilecek; uygulamanın “kabul günü” şeklinden “gün” biçimine dönüşmesi bu süreçlerle paralel olarak ele alınacaktır
Reference20 articles.
1. Altundere, Elif ve diğer. “Kentleşme”. Kent Çalışmalarına Giriş: Kır, Kent ve Göç Sosyolojisi, Ed.: Murat Şentürk ve Yusuf Adıgüzel, Ankara: Nobel Akademik Yayıncılık, 2020: 171-217.
2. Ateş, Ahmet Emre. Kazma-Kürek, Defter-Kitap: Köy Enstitüleri, Sekülarizm ve Romantik Milliyetçilik. İstan-bul: İletişim Yayınları, 2021.
3. Benedict, Peter. “The Kabul Günü: Structured Visiting in an Anatolian Provincial Town”. Anthropological Quarterly 47(1), 1974: 28-47.
4. Cengiz, Coşkun. “Ekonomik ve Sosyal Bir Etkinlik Olarak Altın/Para Günlerinin Pazarlama Açısından İnce-lenmesi Üzerine Bir Araştırma.” Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Sakarya: Sakarya Üniversitesi, 2016.
5. Çavuşoğlu, Erbatur. Türkiye Kentleşmesinin Toplumsal Arkeolojisi. İstanbul: Ayrıntı Yayınları, 2014.