Affiliation:
1. ANKARA HACI BAYRAM VELİ ÜNİVERSİTESİ, HUKUK FAKÜLTESİ, KAMU HUKUKU BÖLÜMÜ, MİLLETLERARASI HUKUK ANABİLİM DALI
Abstract
Irak ve Türkiye arasında 1973 yılında imzalanan ve takip eden yıllarda çeşitli anlaşma ve protokollerle ek ve değişiklikler yapılan Irak-Türkiye Ham Petrol Boru Hattı (ITP) Anlaşmaları, 2010 Değişiklik Anlaşması ile son halini almıştır. ITP Anlaşmaları çerçevesinde taraflar, Irak ham petrolünün Türkiye’nin Akdeniz kıyısında yer alan tesisler aracılığıyla deniz yoluyla ihracatına izin verilmesi ve ham petrolün taşınmasına imkân verecek şekilde her iki tarafın ülkesini kapsayan bir dizi boru hattının inşası ve yönetiminin düzenlenmesi konusunda mutabakata varmıştır. Söz konusu Anlaşmalar çerçevesinde inşa edilen Birinci Boru Hattı 1977 yılında, İkinci Boru Hattı ise 1987’de faaliyete geçmiştir. 2005 yılında Irak Kürt Bölgesel Yönetimi, federal bir devlet olan Irak Cumhuriyeti’nin özerk bir bölgesi olarak kurulmuştur. Ancak o dönemde Kuzey Irak’taki ham petrol rezervlerinin işletilmesine ilişkin federal bir düzenleme bulunmamaktaydı. 2007 yılında Irak Kürt Bölgesel Yönetimi, Kuzey Irak’taki ham petrol ve gaz sahalarının yönetimine ilişkin bir hidrokarbon düzenlemesi çıkarmıştır. Ancak Irak Hükümeti ve Irak Kürt Bölgesel Yönetimi arasında bölgedeki ham petrol ve doğal kaynakların yönetimi ve mülkiyeti konusunda uyuşmazlık yaşanmıştır. 2012 yılında Irak Kürt Bölgesel Yönetimi ile Türkiye, Kuzey Irak ham petrollerinin ITP Boru Hattı Sistemi yoluyla dünyaya pazarlanması amacıyla Kuzey Irak’ta Türkiye sınırına yakın yeni bir boru hattının inşa edileceğini duyurmuş ve 2013 yılında inşası tamamlanan bu Hat, ITP sisteminin Irak topraklarındaki ölçüm istasyonu olan Fişhabur’a bağlanmıştır. Irak Cumhuriyeti, 23 Mayıs 2014’te, Türkiye’nin, Irak Kürt Bölgesel Yönetimi tarafından gönderilen Irak petrollerini, Irak Cumhuriyeti Petrol Bakanlığı’nın onayı olmaksızın taşıdığı ve yüklediği yani ITP Anlaşmaları’nı ihlal ettiği iddiasıyla Milletlerarası Ticaret Odası Tahkim Heyeti’ne başvurmuştur. Andlaşmalar hukukuna ilişkin pek çok meselenin konu edildiği bu davada Türkiye’nin ileri sürdüğü iddialardan biri de, Türkiye’nin ITP Anlaşmaları’nı şartların esaslı değişimi, diğer bir deyişle rebus sic stantibus ilkesi (Viyana Andlaşmalar Hukuku Sözleşmesi, 62. madde) çerçevesinde askıya almış bulunduğu, bu nedenle söz konusu Anlaşmalar’ın o dönemde yürürlükte olmadığıdır. Konuya ilişkin değerlendirmesinde rebus sic stantibus ilkesinin koşullarını ve hukuki etkilerini inceleyen Hakem Heyeti, Türkiye’nin bu iddiasını iyiniyet ilkesi çerçevesinde reddetmiştir. Çalışmada tarafların rebus sic stantibus ilkesine ilişkin karşılıklı iddiaları ve Hakem Heyeti’nin konuya ilişkin tespitleri andlaşmalar hukukunun ilgili kuralları çerçevesinde incelenecek ve konuya ilişkin değerlendirmelerde bulunulacaktır.
Reference48 articles.
1. Kitap ve Makaleler
2. Akipek, Ömer İlhan. Milletlerarası Adalet Divanı. Ankara: Sevinç Matbaası, 1974.
3. Akkaya, Damla. Uluslararası Andlaşmalarda Şartların Esaslı Değişimi: Rebus Sic Stantibus
İlkesi. Ankara: Seçkin Yayınları, 2021.
4. Aust, Anthony. Modern Treaty Law and Practice. Cambridge: Cambridge University
Press, 2007.
5. Başeren, Sertaç Hami. Ege Sorunları. Ankara: Türk Deniz Araştırmaları Vakfı Yayınları,
2006.