Abstract
Yetişkinliğe geçişle ilgili kuram ve yaklaşımlar, değişen zaman ve koşullarla birlikte güncellenmektedir. Yirmi birinci yüzyılda yetişkinliğin tanımı, geleneksel yetişkin rollerine ulaşmanın yanı sıra bireylerin öznel algılarına göre de şekillenmektedir. Kariyer, eğitim ve romantik ilişki alanlarında yetişkin rollerine erişme yaşının belirgin olarak artması da yetişkinliğe geçişin daha uzun ve karmaşık bir dönem olabileceğini göstermektedir. Bu dönemin beliren yetişkinlik olarak adlandırılması yaygın olarak kabul görmektedir. Beliren yetişkinlik kavramı, ergenlikten çıkmasına rağmen kendini yetişkin olarak adlandırmayan, pek çok olanağı deneme yoluyla kimlik keşfine devam eden bireyler için kullanılmaktadır. Bu dönem değişken doğası gereği belirsizlik ve istikrarsızlığı içinde barındırmaktadır. Bireyler, yaşamlarını sürdürmeleri için üstlenmeleri gereken pek çok yeni rolün getirdiği karmaşayla baş edemediklerinde kendilerini gelişimsel bir krizin içinde bulabilmektedir. Bu gelişimsel kriz, çeyrek yaşam krizi olarak adlandırılmaktadır. Çeyrek yaşam krizi, yetişkinliğe geçiş sürecinde ilişkiler, kariyer ve finans alanlarında zorlayıcı yaşam deneyimlerini içermektedir. Beliren yetişkinlik ve genç yetişkinlik dönemleri arasında bireyler, içinde olmayı artık istemedikleri yetişkin rollerine “hapsolabilir”; erişmek istedikleri yetişkin rollerinin “dışında kalabilir”. Çeyrek yaşam krizi, yetişkinliğe geçiş sürecinin zorlu doğası ve sonuçlarının anlaşılmasında önem kazanan bir kavram olarak görülmektedir. Bu çalışmada çeyrek yaşam krizine ilişkin literatür, yetişkinliğe geçiş sürecindeki yaşantılara ışık tutmak amacı ile psikolojik ve sosyolojik bağlamlarda gözden geçirilmektedir.